26 Haziran 2012 Salı

Sarhoşun Mektubu



Uyanır uyanmaz sana mektup yazmaya karar verdim. Ama bilgisayarın başına geçince bilemedim nereden başlayacağımı çıktım odaya gittim sonra içtim içtim geldim şimdi. Hala da bilmiyorum nereden başlayacağımı ama içimden geçenleri anlatmanın başka yolu da yok. Okursun değil mi sonuna kadar? Bize ne oldu -sen nasıl gittin- bazen bir masal sanıyorum hayatı, yaşadıklarımı (ki daha masalını bile anlatamadım sana)-yaşadıklarımızı ve ben nasıl seyrettim sustum yabancı mıyım şimdi? Kesildi sandım kesilmemiş binlerce kendi kendine konuşmalar iki gün içinde bıçak gibi kesilmez -sen istediğin kadar kesildi de- binlerce duygunun binlerce sözün boşluğu dolar mı öyle kolay. Bir anlaşmazlık bir sevimsizlik bir manasızlık olmadı ki karşılıklı geçirdiğimiz bir an -sen ki benim yanımda bir şeyden çekinmedin söylemekten hareket etmekten en içini açmaktan susmaktan konuşmaktan- şimdi bu susuşunun nedeni kendi öz isteyişin değil işte. Kimsenin yanında benim yanımda olduğun kadar yaşamla, dünyayla, politikayla, edebiyatla, insanlarla senli benli olamazsın bunu sen de biliyorsun. Düşündüğün gibi söylerdin düşündüğün gibi yapardın kuşkusuz saklısız gizlisiz -niye bırakmamı istedin- daha güvendiğin, daha samimi,daha ateşli, daha hoyrat, daha saygılı kişiler mi var etrafında sanki -içim kan ağlıyor be- birbirimize yakın olduğumuz için -en yakın olduğumuz için birbirimize acılar veriyoruz- peki karşılaşınca bir yerde buz gibi kalacağımızı mı sanıyorsun sopsoğuk -yapyabancı sen ki bana başından sonuna kadar iyi davrandın, bunlarda sen yanılmış mıydın pişman mısın yani şimdi, böyle yaparken benim buna layık olduğumu düşünerek yapıyordun -sen bir işi uluorta yapmazsın- Nasıl bırakayım seni bende senin devamın var sende benim devamım. Bu kadar severken seni nasıl olacak böyle. O kadar gün oldu bir parça dinmedi işte sızım. Sen şimdi mutlu musun gerçekten. Ben kendi acımın üstüne eğilmişim bu acı ne diyor bana bir bak -biranın içine katılmış votka gibi- kana dağıldıkça biraz daha sarhoş biraz daha yapayalnızsın aslında.. Bütün diğer insanlar geçerler. İnsanlar şen şakrak uymasana onlara. Onlar nereden bilsinler senin kıymetini bilmez onlar seni sevmesini de beceremezler en güzel ben severim seni hem onlar kağıttan galata kulesi yapabilirler mi hiç yapamazlar işte ben yaparım anlasana kimse yapamaz başka kimse sevemez böyle. Bir konuşsak anlatacağım sana hak vereceksin o zaman. Bir saat seni görebilsem -bir saat konuşabilsek (bana istiyorsan gel desen) bak ne güzel olacak. Ben bildiğin gibi değilim delirmek üzereyim -hadi bezginliklerini usantılarını bırak- Ah daha neler yazmak istiyorum sana bir bilsen. İnsanlara bakma sen sözüm ona seni elde ederek bir şeyleri yenecek kendine güveni çoğalacak ama sonra seni yarı yolda bırakacak sevmesini bilmeyecek insanları bırak. Ellerinin çizgisi ellerimin çizgisine tıpatıp uyan sevgilim beni bir dinlesen.

Bu mektubu yazmak bile ağırıma gidiyor sevgi gösterisi yapıyorum sanma sakın beni. Aklının karışıklığını bir yensen bir oraya bir buraya bakarak değil -çıkar at aklından başkalarını kaç kere söyledim sana- harap olacaksın sonra. Benimle olmandan geçtim sen kendinle de olamayacakasın sonra. Seni kendi kendine kuşkuya düşürsünler ister misin - ne buldun o adamda yaz da inanayım bari- yalnızlığımla/yalnızlığınla başbaşa bırakmaktan başka ne verdi sana. Ben canımı ısırdım öyle yanıyor ki seni sevmesini bile beceremeyecek işte değer mi buna. Ama bilmiyor musun mutsuzluğumun ne olduğunu -böyle yanıtsız günler- kendi kendimi yıkıp bitireceğimi. Yaşayamıyorum işin kötüsü şurada üç adım ötede neşe, kalabalık dere gibi akıyor ben çok güzel susup oturuyorum bağıra bağıra susuyorum kimse duymuyor.. Kendime karşı sonsuz bir öfke var içimde -paramparça etsem kendimi kanmayacağım- gözyaşlarıma bile sahip olamadım. Başka hesaplar adına akıp gittin. İşte diyorum şimdi yaşadıkça hissedeceğim duygu.. Şimdi heyecanlı, biraz sonra dargınımsı, daha sonra içine kapanmış pus içinde. Unut der -sever mi acaba tekrar sevmez mi- değişti mi değişmedi de kendini başka bir yöne atmaya mı çabalıyor. Ama bitmez ki hiçbir şey..Seni düşündükçe kahroluyorum. Bu kız şimdi bir sürü saçma sapanlığın ortasında ne yapar tek başına diyorum. Kalabalığın içindedir ama tek başınadır yinede. Ankara sıcağında beni çağırıyordur farkında olmadan diyorum -arıyordur- ben yanında olmalıyım patlıyordur can sıkıntısından onlarla -canım sevgilim ayırmasana beni kendinden bitirmesene bizi adam mı var sanki etrafında seni sevebilecek uyma sen onlara- seni sevebilecek- senin ayaklarına kapanacak- bazen hoyratlık edecek -bazen kardeş gibi- hazin sevdalı- bazen kendi duygularının dalgasını geçebilecek -sadakatsiz görünürken ölünceye kadar vefalı.. En uygunsuz kişiler bile zoraki uygun yapıp kendilerini ve aralarını açmazken biz tabi ki uygunuz ama uygunsuz yapıyoruz birbirimizi. Yanımda uyusan,düşünsen,sigara içsen -ben yerde yazılar yazsam- kitaplar okusan (hatırlasana ne güzel kitap okumuştun gülhane parkında uzanıp, ben sana bakmaktan ne yapacağımı şaşırmıştım) yazsan az mı mutlu olurdun? Senin o öcü yanındakilerden çok gördüm ben hayatı İstanbulun bir barı zannedip yaşarlar seni sevmeyi de beceremezler okunmaz da yanlarında, kule de yapamazlar sana. Yapılacak dubaraları, jestleri, kişilik numaraları ellerinden sıyrılıp alınınca güneşte kalmış hamamböcekleri gibi kuruyup kalırlar yanında. Bütün hırsım, acım -bak zangır zangır titriyorum ya şurada- senin bu türlü değil başka türlü bir yaşama layık olduğunu yüzde bin beş yüz bilmemden. Ben bilmiyor muyum senin ne kadar serbest tavırlı olsan da içindeki masumiyeti sökemediğini, delice hareketlerinin nedeninin içini kerpetenleyen baskıların tepkisi olduğunu az mı tartıştık seninle...

Pişmanlık başka hiçbir şeye benzemiyor. Sana yazacak anlatacak o kadar çok şeyim var ki aslında. Ama doğru kelimeleri bulamıyorum bir türlü. Deli saçması diye gülüp geçme sonuna kadar okuduysan bunları. Bak canım ben seni seviyorum.. Daha o kadar çok gezeceğimiz yer, okuyacağımız kitap, içeceğimiz içki, dinleyeceğimiz müzik ,seveceğimiz çocuk, izleyeceğimiz film var ki.. Delilik bu yaptığın. Bak düşün bir daha düşün.. Daha önce düşündüm çok düşündüm deme bir daha düşün. Beni düşün, seni nasıl sevdiğimi düşün hiçbir şey için geç değil biliyorsun. Senden başka hiç kimse, hiçbir şey umurumda değil benim. Ne olur gel de bana. Sorgusuz sualsiz devam edelim kaldığımız yerden seni benden başkası nasıl böyle güzel sevsin..Sevemez işte hiç kimse.Bitmeyelim biz. Düşün..

Hoşçakal "Canım sevgilim"... 



-ali lidar-

Hiç yorum yok: