25 Ocak 2011 Salı

Öpüştük çünkü biz..

“Hareketlerini zorlanarak yapmadığı,
güzelliğin kendiliğinden oluştuğu belliydi.”

Gogol, Neva Caddesi


Bugüne kadar sevgilim olmuş kızcağızların aslan burcundan çıkmış olması tesadüf olamaz. Tesadüf, bu kadar mucizevî bir şey değil.

Kitapçıda taksit ödüyorum, mutat, kasadaki kızcağız kumral, bugüne kadar sevdiğim kızların hepsinden bir şeyler var kızda, bir kolaj. Elleri inanılmaz güzel. Ntv’de haber sunması gerekirken, kitapçıda kasa görevlisi olmuş. Bu kızla bir şeyler yapabiliriz. İş çıkışı buluşabiliriz mesela, nefes’te bira içebiliriz, bedava mısır yeriz ve bedava çay içeriz, kıza film önerebilirim, Atatürk ve Türkler arasındaki ilişkiden bahsedebiliriz ve 12 haziran’da neden Numan kurtulmuş’a oy vermesi gerektiği hususunda kızı ikna edebilirim.

Kız, üzerindeki kostüm itibariyle komünist. Kendiliğinden olmayan her şey kostümdür. Komünist kızlarla konuşmayı seviyorum. Üniversitede bir tanesi sevgilimdi. Çok güzel slogan atıyordu. Benimle konuşurken bile slogan atıyordu. Eminim ebeveynleriyle konuşurken de slogan atıyordu. Beni konumlandıramamaktan şikâyetçiydi. “Sen necisin anlamıyorum” diyordu. “İkinci cumhuriyetçi misin” yoksa dedi bana. “Birincisi mi varmış” dedim. Ayrıldık 3. sınıfta.

Kitapçının kasasında çalışan kıza yöneldim. Elimde Pavese’nin yaşama uğraşı var. “Hesabınız var mı” dedi. “Var.” Peşinatımı aldı. Kitabı poşete koydu ve bana uzatırken “umarım sözler’den vazgeçmezsiniz” dedi.

Burada durabiliriz! Silahım olsa havaya ateş ederdim. Kız müthiş bir zarf attı. Bu kızla, hemen bu akşam bir şeyler yapamazsam Allah belamı verebilir. Hak ederim. Kız, bariz aslan burcu. Aksi mümkün olmayacak şekilde aslan burcu. Kızın aslan burcu çıkmaması halinde, hayata ve kadınlara dair hiçbir şey bilmiyorum demektir. Aslan burcu kadını’nın, kova burcu erkeği üzerindeki etkisi incelenmeli. Kumar oynamaya karar verdim. Yüzde birlik yanılma payına bir şans tanıdım. “Boğa burcu olma ihtimalin nedir” dedim kıza. Gözlerime baktı. Güldü. “Aslan burcuyum” dedi.

Hay salak kafam. Hep küçük ihtimali zorlarım. Çünkü kazanma takıntım yok. Kumarbaz değilim. Safım belli olsun yeter. Başbakan olsun diye Numan kurtulmuş’a oy vermiyorum ki. Verdiğim oyla n. Kurtulmuş’u tercih etmiyorum. Kendi safımı belirliyorum. Küçük ihtimale oynuyorum. Boğa diyorum aslan çıkıyor, Numan diyorum Tayyip çıkıyor. Yanılmak istiyorum bilerek.

Haklı çıkmak kadar tiksinç bir şey olabilir mi? Bu aşağılık düzende, her hak, yanılsamadır. Al sana filozofi! Haklı çıkmanın tiksinçliği üzerine ayrı bir karalama yaparım.

Şimdi kıza dönmeliyim, “bak güzel kız, aslan burcu olduğunu şu kapıdan girer girmez anladım, biz seninle bu gece bira içmezsek, tarih bizi affetmeyecektir.” Bu minvalde bir şeyler saçmaladım kıza. İkna oldu. Bir saat sonra nefes’teyiz. Allahın rock barı enfes adana yapıyor. Salata o biçim. Sumak ve nar ekşisi baskın. Sadece salata yiyip çıkabilirsin. Hiç gülmeyen bir kızcağız var, nefes’te çalışıyor, servis yapıyor. Uzun boylu, iri. Masalara çarparak yürüyor. Çok çok gizli bir erotizmi var kızın. Farkında değil. Bu kıza birisi çok kötü davranmış. Kızı kilitlemiş. Bir gün bununla da konuşmalıyım. Henüz o gücü bulamadım. Kız, beni dövebilir.

Saçma sapan müzikler çalıyor mekânda. Nefes’in tek problemi bu. Kitapçı kıza “anlat” diyorum, “senin hikâyen nedir?” Kızın, biradan aldığı ilk yudumu görmeliydiniz. Çok samimi, çok susamış. Bir şeyler anlattı. Bir kızdan hoşlanmaya başladığım andan itibaren, onu dinleyemiyorum. Sadece bakıyorum gözlerinin içine. Gözlerimi kırpmadan bakıyorum kızcağıza.

Şimdi o beni dinlemek istiyor. “Kırmızı cd plakalı bir mercedes’in, türkiye’de 5 yılda 40 bin km. yaptığını ve polisler tarafından bir kez olsun çevrilmediğini biliyor musun” diyorum. Bilmiyorum diyor. “Neymiş işin aslı” diye ekliyor. Saçmaladığım anda beni ciddiye alan kız, gerçek bir kızdır. “Anlatacağım” diyorum, giriyorum Bataille’dan, çıkıyorum Deleuze’dan. Derinlemesine bir Deleuze bilgim yok, hatta Deleuze hakkında hiçbir şey bilmiyorum, Deleuze deyince akla ilk gelenleri satıyorum kıza. “Gün gelecek bütün 20. yüzyıl Deleuze’cü bir çağ olarak anılacak diyorum”, elim havada. Ne anlatsam, inanıyor kızcağız. Bir kere güven tahsis etmeye gör, saçmala kredin sonsuz oluyor.

6 bira içtik o akşam. Çok şey anlattım kıza. Evine kadar eşlik ettim sonra. Cebeci’de ev. Okul’a yakın. Kız okuyor ve çalışıyor. Mülkiyeli kızların iletişim’den erkek arkadaş edinmeleri üzerine doktora düzeyinde çalışılmalı. Kızın benden etkilenmesi, bu geleneğin devamı olabilir. Mülkiyeliler, kendilerini kandırılmış hissediyorlar. Belediye, mülkiyeyi ve yargıyı mağlup etti. Siyasal, Hukuk, Eğitim ve İletişim’in bulunduğu Cebeci’de, psikolojisi düzgün tek okul iletişim.

Neyse, mülkiye’nin önünden geçiyoruz. “Yarın dersim var” diyor. “İbrani asıllı olmayan bir kediyi bile mülkiye’ye asistan yapmazlar” diyorum. İyiden iyiye İslamcı olduğumu düşünüyor. Apartmanın önüne geliyoruz. “Artık sözler değil, eylem” diyorum kıza, öpüşüyoruz. 


Emre Demir

1 yorum:

Unknown dedi ki...

ters burç diyalektiği diye bir şey var galiba :D